Yazımıza tıklayıp okumaya başladığınıza göre evde minik bir pet arkadaşınız var ve hayata, ailenize karışmak için can atıyor! Hayvan sahibi olmak ırk, cins ayırt etmeksizin insana en iyi gelen şeylerden biridir. Siz aslında bir canlı sahiplendiğinizi düşünürsünüz ancak ruhunuza yaptığınız en büyük yatırım yine bu sevimli pati olur. Korona virüs pandemisini yaşadığımız şu günlerde evde bir canlının olması pozitif enerji kaynağımız. Onunla oyun oynamak, mamasını vermek, yürüyüşlere çıkmak, kucağımızda uyutmak ise en güzel terapilerden. Şu bir gerçek ki hayvan sahibi olmak, ruh sağlığımıza yapacağımız en büyük iyiliklerden biri. Bizi koşulsuz şartsız seven, 5 dakikalığına yanından ayrılsak bile sanki senelerdir görmüyormuşuz gibi mutlu olan, bizi daima seven minik bir patiye sahip olmak büyük mutluluk kaynağıdır. Hem bir canlı sahipleniyor, bakımını üstleniyor ve onun bir anlamda yuvası oluyoruz hem de kendimizi mutlu etmiş oluyoruz. Hayvan sahibi olmanın insan vücudu ve ruhu üzerinde büyük etkilerinin olduğu da bir gerçek. Bu konu, başka bir blog yazımızın konusu olsun; biz şimdi bugünkü konumuza geçelim. Kediler de köpekler de hassas canlılardır; hem bünyeleri hassastır hem de karakter olarak hassas bir yapıya sahip olabilirler. Örneğin köpekler de küsebilir! Ona bağırdığınızda hatta birazcık sesinizi bile yükselttiğinizde tepki olarak size küsebilir. Aynı durum kediler için de geçerlidir. Örneğin kedinizi tıraşa götürdüyseniz bu onda olumsuz bir ruh hali geliştirebilir. Size tavır alabilir ve hatta kendi güvenli alanından çıkmayabilir. Özetle kediler hassas canlılardır. Bu hassasiyet, vücutlarında da sirayet eder. Sindirim sistemleri narindir, her şeyi yiyemezler. Yanı sıra derileri hassastır, özenli bakım ve düzenli tarama gerektirir. Eğer bir yavru kedi sahiplendiyseniz, işiniz nispeten daha kolay olacaktır çünkü yavrulara eğitim vermek daha kolaydır. Kediler titiz ve temiz canlılardır. Öyle ki, kumları pis ise tuvaletlerini yapmayı bile reddedebilirler. Kendilerini yalayarak temizlediklerinden daima temiz olurlar. Günlerinin büyük bir kısmını uyuyarak, oyun oynayarak ve kendilerini temizleyerek geçirirler. Bu kadar titiz ve temiz oldukları için onlarla yaşamak, köpeklere oranla daha kolaydır. Köpekler eğitimlerini tamamlayana kadar biraz yaramazlık yapabilirler ancak kediler daha uyumludur demek mümkündür.
Yavru kedileri eğitmek, yetişkin kedilere oranla daha kolaydır ancak elbette dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Yavru bir kedi sahiplendiyseniz öncelikli olarak beslenmesini bir düzene oturtmanız gerekir. Yavru kedilerin bünyeleri hassastır, bu nedenle özellikle beslenmelerinin doğru olması gerekir. Bugün, yavru kedi denince akla ilk gelen sorulardan biri olan “yavru kediye ne zaman su verilir?” sorusunun yanıtına odaklanacağız.
Yavru kedime ne zaman su vermeliyim?
Yavru kedilerin doğduktan sonra ilk birkaç hafta su gereksinimleri olmaz. Kedilerin sağlıklı olması ve gelişimi için su önemlidir ancak doğumdan sonraki birkaç hafta bu suya ihtiyaç duymazlar. Yeni doğan yavru kedi, ihtiyacı olan tüm besinleri zaten annesinden alır. Bu nedenle harici olarak su vermeye gerek yoktur. Eğer kedinin annesi yoksa bu durumda anne sütü yerine geçen süt ya da süt tozlarından destek alınabilir. Yavru kediler için olan süt tozları, anne sütüyle benzer vitamin ve minerallere sahiptir. Bu nedenle eğer annesiz bir yavru sahiplendiyseniz yavru kediler için özel olarak üretilen sütleri ve süt tozlarını verebilirsiniz. Yavru kedi yaklaşık 1 aylık olana kadar süte olan ihtiyacı devam eder. Süt, yavru kedinin tüm ihtiyaçlarını karşıladığı için suya ihtiyaç duymaz. Süt, yavru kediler için önemli bir besin kaynağıdır ancak sütün cinsi de neredeyse hayati boyutta önemlidir. Örneğin inek sütü, yavru kediler için ciddi bir risk olabilir. Annesi olmayan bir yavru kediye inek sütü vermek oldukça tehlikelidir. Çünkü yavru kedilerin midesi, inek sütünü tolere edemez ve sindirim sistemi sorunlarının oluşmasına yol açabilir. Yavru kediniz inek sütü içerse ishal olabilir ya da karnı ağrıyabilir. Bu nedenle “kedime inek sütü verebilir miyim?” sorusunun yanıtı kesinlikle hayır olacaktır. Anne sütü ile eş değer özellikle olan ve yavru kedilerin sindirebileceği bir süt türü almanızda yarar olacaktır. Hangi sütü kullanmanız gerektiği hakkında veteriner hekiminizden destek alabilirsiniz.
Yavru kedi ne zaman su içer?
Anne kedi, yavrusu 4 aylık olduğunda onu yavaşça sütten kesmeye başlar. Birkaç hafta boyunca yavaş yavaş yavrusunun sütten kesilmesini sağlar. Yavrular sütten kesildikten sonra su içmeyi öğrenmelidir. Su, yavru kedi için hayati derecede önemlidir. Yaklaşık 4 haftalık olduğunda kediyi suya alıştırmanın da zamanı gelmiştir. Suyu temiz bir kaba, erişimi kolay bir yere konumlayın. Bir süre kendi kendine su içmeyebilir bu nedenle sizin destek olmanız önemlidir. Normalde yavrular annelerini izleyerek su içmeyi öğrenebilirler ancak annesiz yavrular için bu konuda görev size düşer. Yavru kediye su içirmek aslında çok zor değildir. Sadece biraz zaman gerekir. Kedinizin ağzı ve burnu suya değmeyecek şekilde çenesini hafifçe suya yaklaştırın. Bu noktada büyük hareketlerden kaçının ki korkmasın. Çenesini yavaşça eğin ve su ile tanıştırın. Suyu fark ettiğinde zaten yalanmaya başlayacaktır. Yavru kediniz suyu ilk içtiğinde yanlışlıkla burnuna su kaçırabilir, suyun mesafesini ayarlayamayabilir. Bu noktada her su içişinde mutlaka siz de yanında bulunun. Henüz oyun çağında olduğundan ve dünyayı yeni keşfetmeye başladığından dolayı ufak kazalar yaşanabilir; örneğin su kabını devirebilir. Bunun için çiş pedlerinden destek alabilirsiniz. Çiş pedi dökülen suyu emer, bu sayede yüzeylerinize zarar gelmez. Yavru kediniz birkaç denemeden sonra artık kendi kendine su içmeye alışacaktır.